Yeni yıla girmeden zam yağmuru başladı.
Ne zammı derseniz, aslında her şeyin zamlandığı bir dönemde yaşıyoruz.
Dün aldığınız bir şeyi ertesi gün aynı fiyata alma olasılığınız çok zayıf...
Ancak ne yazık ki bu yağmurda, çalışanların ve emeklilerin payına düşen sadece birkaç damla oldu.
Poşet bile yüzde 100 zam görürken, milyonlarca insanın yaşam mücadelesi veren maaşlarına reva görülen artış, bırakın yaşamayı, nefes almayı bile zorlaştırıyor.
22 bin 104 lira...
İşte 2025 yılının net asgari ücreti.
Göz boyayan bir rakam gibi görünse de, altını kazıdığınızda zamların ve yüksek enflasyonun acı gerçeği çıkıyor. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın ifadesiyle, “Adil olmayan bir komisyonda” belirleniyor bu rakam.
Yıllardır masada olan sendikalar, sonunda masadan kalkmayı düşünüyor.
Ama masadan kalkmak, mutfakta boş tencerenin kaynamasını sağlar mı, orası meçhul.
Şimdi gelin o meşur çay ve simit ile basit bir hesap yapalım:
Bir ailenin 3 çocuklu olduğunu varsayalım.
Anne, baba ve çocuklardan oluşan 5 kişilik bir aile...
Diyelim ki bu aile, 3 öğün çay ve simitten başka bir şey yemiyor.
Çay 10 TL, simit 15 TL.
1 kişi bir öğün 25 TL, 5 kişi bir öğün 125 TL.
5 kişi, 3 öğün: 375 TL.
30 gün boyunca sadece çay ve simit: 11.250 TL.
Bu sadece yemek masrafı.
Peki, evin kirasını kim ödeyecek?
Elektrik, su, doğalgaz, telefon, internet faturalarını kim karşılayacak?
Çocukların okul masrafları, kırtasiye giderleri, giysileri, ulaşımı ne olacak?
Hadi bırakın birikim yapmayı, bu gelirle ayakta kalmayı nasıl başaracaklar?
İnim inim inleyen emeklilerin yaşam mücadelesi takdire şayan...
TÜİK’in açıkladığı yüzde 44,38’lik yıllık enflasyon oranı var.
Ama emeklilere verilen zam oranı yüzde 15,75.
Matematik bilmeyen çocuk bile anlar ki bu oranla bırakın maaşı artırmayı, var olan alım gücü bile mum gibi eriyor. Memurlar da farklı değil.Toplu sözleşme zammı yüzde 6, enflasyon farkıyla birlikte yüzde 11,54.
Yani asgari ücrete yaklaşan enflasyon, maaş artışlarını yerle bir ediyor.
Market poşetlerine yüzde 100 zam yaparak 50 kuruşa satılacağını duyuran Çevre Bakanlığı’na da selam olsun! Artık insanlar maaşlarından artan parayla poşet alıp nefeslerini içine doldurup saklamayı düşünür herhalde.
Çünkü başka bir şeye yetmeyecek gibi görünüyor.
Bu tablo karşısında akla gelen soru: Adalet nerede?
Geçim sıkıntısı altında ezilen bu insanlar, hangi geleceğe umutla bakacak?
Ya da daha doğrusu, umutla bakacak bir gelecekleri olacak mı?
Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım ve soralım: Bir poşet kadar değerimiz yok mu?
Eğer bu ülkenin insanlarını sadece zamlarla sınayacaksanız, bari onlara yaşama şansı verin.
Çünkü poşetin bile dolabında yeri var, ama bu maaşlarla insanların bu hayatta yeri varı yokmu yokmu cevabını sizlerin takdirine bırakıyorum.