Kayseri Lisesi, tahta sıralarında öğrencilerin değil, vatanın bağımsızlığı için can veren şehitlerin hatıralarını saklar. O sıralar var ya… Ders anlatılmadı o yıllarda. Tarih, matematik, coğrafya kitapları kapandı, yerini vatan, millet, bağımsızlık aldı. Çocuklar kalemi bırakıp silaha sarıldı. Mezuniyet törenleri yapılmadı, çünkü mezun kalmadı. Bugün Kayseri Lisesi’nin bahçesine adım attığınızda hissedilen o tarifsiz hüzün, işte bu tarihin ağırlığındandır.
Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonunu Kayseri Lisesi’nde düzenleyerek, bir bakıma o yılların kahramanlarına bir selam durdu. Öyle sıradan bir tercih değil, bu topraklarda kimlerin ne bedeller ödediğini hatırlatan, tarih kokan bir jest. 30 Ağustos, sadece bir zaferin kutlandığı gün değil, Anadolu’nun ayağa kalkışını, bir milletin kaderinin değiştiği günü hatırlatan tarihtir. Ve Kayseri Lisesi, o büyük mücadelenin sessiz tanığıdır.
Geçen seneye kıyasla katılımın artması da, aslında bu milletin tarihe olan vefasını gösterir. Geçmişteki fedakarlıkları unutmayışını, bağımsızlığın ne denli büyük bedellerle kazanıldığını hatırlayışını… Bu yıl Kayseri Lisesi’ndeki resepsiyona gelen her bir insan, belki de içten içe “Biz bu vatanı kolay kazanmadık” demenin bir yolunu arıyordu. Çünkü insan unutmak istese bile, Kayseri Lisesi’nin kapısından adım attığında o tarih insanın yüzüne tokat gibi çarpar. O okul, o cepheye giden çocukların adlarını fısıldar size, “Bak” der, “Biz buradaydık. Ve senin için savaştık.”
Kayseri Lisesi’nin yıllarca mezun verememesi, belki tarih kitaplarında bir dipnot olarak geçiyor ama aslında bu milletin ne büyük acılar yaşadığının, gençlerini nasıl cepheye sürdüğünün, bir neslin nasıl toprağa karıştığının en acı göstergesidir. O çocuklar büyüyemediler, okullarını bitiremediler ama bağımsız bir ülke için canlarını verdiler. İşte bu yüzden, Kayseri Valisi’nin Kayseri Lisesi’ni seçmesi, yalnızca bir bayram kutlaması değil, o mezun olamayan çocuklara, tarihe, mücadeleye bir vefa borcudur.
Vali Gökmen Çiçek, bu anlamlı tercihiyle, belki de geleceğe dair bir mesaj verdi: Tarihi unutanlar, geleceği kuramaz. Bugün gençlerimizin ayağı bastığı her karış toprak, işte o liseli çocukların, o mezun olamayan şehitlerin kanıyla sulanmıştır. Kayseri Lisesi’nin duvarlarına sinmiş o bağımsızlık kokusu, belki de nesiller boyu bu toprakların ruhunu taşıyacaktır.
Resepsiyona katılımın geçen yıla oranla artması, aslında halkın tarihe sahip çıkma arzusunun bir yansımasıdır. İnsanlar o liseye adım atarken, belki de içten içe bir selam gönderirler, o tahta sıralara oturamayan gençlere, okul bahçesinden cepheye yürüyenlere… Çünkü bu topraklarda vatan sevgisi, hiçbir zaman derslerle öğretilmedi. Yaşandı, hissedildi, uğrunda can verildi.
Kayseri Lisesi, bugün bir okuldan fazlası, bir milletin hafızasıdır. O duvarların arasında yürürken, her köşede bir kahramanın izini görürsünüz. Ve bu yılki resepsiyon, bu izlerin bir kez daha görünür olmasını sağladı. Bu ülkenin tarihine tanıklık eden Kayseri Lisesi, her 30 Ağustos’ta bizlere, bağımsızlığın asla bedelsiz olmadığını hatırlatmaya devam edecek.
Ne mutlu ki bu millet, Kayseri Lisesi gibi okulları, o mezun olamayan kahramanları unutmuyor. Ne mutlu ki 30 Ağustos’u Kayseri Lisesi’nde kutlayarak, geçmişe olan borcunu hatırlıyor. Ve ne mutlu ki bizler, o çocukların mirasına sahip çıkacak kadar vefalıyız. Çünkü bu vatan, sadece savaş meydanlarında değil, Kayseri Lisesi’nin o fedakâr öğrencilerinin sıralarında, kalplerinde, hayallerinde kazanıldı. Ve bu mücadele, hiç bitmeyecek bir gururla, sonsuza kadar devam edecek.