Burası Kayseri...
Sadece pastırması, mantısı ve sucuğuyla değil, şimdilerde siyasetiyle de gündeme gelen şehir.
Kayseri’de siyaset, tarih boyunca derin kökler salmıştır. Şehrin sokaklarında dolaşırken, yalnızca asfaltın değil, aynı zamanda siyasi arenanın da ne kadar engebeli olduğunu fark edersiniz. Şimdilerde bu sokaklar bir başka "çukur" tartışmasıyla çalkalanıyor. MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, sosyal medya üzerinden yayımladığı açıklamasıyla, ortalığı adeta ayağa kaldırdı.
Ersoy’un hedefinde kimler var? “Çukura itilmesi gerekenler” kimler? Herkesin kafasında aynı soru dönüyor: “Kim bu çukur kazıcılar?” Ersoy'un sert sözleri, gizemli düşmanlara karşı bir savaş ilanı mı, yoksa Kayseri’deki siyasetçilerin yıllardır ustalıkla sakladığı bir gerçeği mi gün yüzüne çıkarıyor?
Ersoy’un mesajı hem net hem de flu: “Mehmet Özhaseki değil” diyor.
Eh, bu da bir ipucu sayılır tabii!
Ama hedefi kim diye sorulduğunda, “Onlar kendilerini adı gibi biliyor” deyip konuyu orada kapatıyor.
Kim bu “onlar”?
Bilinmesi gereken bir gerçek var ki ; oda şu burada bir dram değil, Anadolu’nun ortasında yükselen bir siyasi fırtına var. Ersoy, Kayseri’nin sokaklarını kirleten “yılan dillilerden,” gençlerin önüne çukur kazanlardan bahsediyor. Açık açık isim vermiyor ama belli ki birilerine "şeytan taşlamaktan" geri durmuyor.
Kayseri’nin siyasi kulislerinde şimdi herkes bu “onlar”ı bulmaya çalışıyor.
Düşünün ki Kayseri’de güneş doğuyor ama herkesin gözü çukurda!
Kayseri’nin siyasi sahnesi uzun süredir sakin görünüyordu. Ta ki Ersoy’un açıklamaları gelene kadar…
Şimdi herkes “Çukurda kim var?” diye tartışıyor. Kimisi, “Yok, bu laf boşuna değil, bir bildiği var!” diyor. Kulislerde fısıltılar artıyor. Ak Parti Kayseri İl Başkanı Fatih Üzüm’ün de “Cumhur İttifakı’nı bozmaya yönelik açıklamaları üzülerek takip ediyoruz” demesiyle, işler daha da karışıyor.
Fatih Üzüm’ün açıklamaları, “Cumhur İttifakı'nın ruhuna sadık kaldık” diye başlıyor ve “dedikoduya mahal vermeden çalışmaya devam edeceğiz” diye bitiyor. Oysa dedikodunun bizzat ortasında, sahnenin tam göbeğinde duruyoruz! İyi de, hangi açıklama zarar verdi, hangi dedikodu Cumhur İttifakı’nı yaraladı? Bu arada dedikoduyu kimin yaydığı da hâlâ meçhul…
Dahası var! Meslek büyüğüm Gazeteci Metin Sönmez vekil Ersoy'a telefon açıyor ve aslını,neslini öğrenmek adına soruyor: “Özhaseki mi kast edilen?” Ersoy, “Kesinlikle Özhaseki değil” diye yanıtlıyor. Peki kim? Sönmez biraz daha ısrar ediyor, Ersoy şu cevabı veriyor: “Onlar kendilerini adı gibi biliyor. Ben de onların ne yaptığını…”
Meslek büyüğüm Duayen Gazeteci Metin Sönmez köşe yazısında aynen şu ifaderi kullanıyor.
Tüm ısrara rağmen isim vermedi. Bir tek Özhaseki’yi kast etmediğini açık yüreklilikle söyledi.
Biraz kulis bilgisi, biraz parti kaynakları üzerinden araştırınca, sonrası tespih taneleri gibi karşıma geliverdi…
Meğer Vekil Ersoy’u kızdıran ve sosyal medyadan paylaşım yaptıran yazının kaynağı, AK Parti Kayseri İl Teşkilatı’nda Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ile birlikte milletvekillerinin de da katıldığı geniş perspektifli toplantıdan sızan “Kayseri’de Baki Ersoy’un daha fazla büyümesinin önüne geçmeliyiz” noktasında buluşulan fikir birliği imiş…Ve perde kapanıyor.
Gelelim işin özüne… Kayseri’de “çukur” metaforu kullanarak siyaset yapmanın alt metninde ne var? Anlaşılan o ki; birilerinin büyümesinden, yükselmesinden, gençlerin yolunu açmasından rahatsız olanlar var. Kapalı kapılar ardında yapılan o toplantılarda “Baki Ersoy’un daha fazla büyümesini engellemeliyiz” sözleri kulaktan kulağa yayılıyor. Ama kimin dediği, kimlerin bu fikre katıldığı meçhul!
Özhaseki değil... Peki kim bu çukur kazıcılar?
Belki de Kayseri’nin sokaklarına şöyle bir bakmak lazım!
Şehirde bu kadar çok çukur kazılıyorsa, acaba kazmayı kim elinde tutuyor?
Biz gazeteciler, bu çukur tartışmasının sonuna kadar takipçisi olacağız.
Kimin düşeceği, kimin düşmeyeceği yakında belli olur.
Bekleyip görelim; belki de bir gün, bir sabah uyanırız ve Kayseri’de siyasetin çukurlarını kapatan o büyük adamları alkışlarız…
Kim bilir!
................................................
Malumunuz bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinde en önemli dönüm noktalarından biridir. 1922'de Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Dumlupınar'da kazanılan Büyük Taarruz, Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanarak, Anadolu'nun işgalden kurtuluşunu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılmasını sağlamıştır. Bu zafer, Türk milletinin birlik ve beraberlikle her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğinin en büyük kanıtıdır.
Bu düşüncelerle, "30 Ağustos Zafer Bayramı'mız kutlu olsun!
Milletimizin bağımsızlık ruhunu, özgürlüğe olan inancını ve vatan sevgisini bir kez daha yüreğimizde hissediyoruz. Bu anlamlı günde, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Ne mutlu Türk'üm diyene!"