Mehmet GENÇSOY
Köşe Yazarı
Mehmet GENÇSOY
 

Mutluluğun Formülü

Hayat, bir yanılsamalar zinciridir. İnsan, mutluluğu sürekli daha fazlasında ararken, özünde ona en çok huzur veren şeyleri görmezden gelir. Yeni bir ev, son model bir araba ya da en son çıkan teknolojik alet... Bunlar, sadece bir süreliğine tatmin hissi verir. Oysa mutluluk, bu gelip geçici duyguların ötesindedir. Bir tebessümde, bir dost sohbetinde, belki de bir akşamüstü yalnızca gökyüzüne bakarak hissettiğimiz o derin huzurdadır. Bir düşünün, geçmişte insanlar bizim kadar eşyaya, teknolojiye, konfora sahip değildi. Yine de bir başkaydı o günlerin huzuru. Kapının önünde komşuyla içilen bir çay, akşam yemeğinde ailenin birlikte oturması, paylaşmanın verdiği mutluluk... Şimdi koca apartmanlarda yaşıyoruz ama komşumuzu tanımıyoruz. Telefon ekranına bakmaktan yanımızdakiyle konuşmayı unutuyoruz. Modern insan, mutlu olmak için sürekli daha fazlasını ararken, elindekilerin kıymetini bilmeyi unuttu. Mutluluğun dış dünyada değil, insanın kendi içinde olduğunu düşünüyorum. Epiktetos, “Mutluluğunuz, kontrol edemeyeceğiniz şeylere bağlı olmamalıdır,” der. Biz ise kontrol edemediğimiz ne varsa ona tutunmaya çalışıyoruz. Sahip olduklarımızın sayısını artırarak hayata anlam katmaya çalışıyoruz. Ama unutuyoruz; her yeni eşya, her yeni hedef, hayatımıza bir yük daha ekliyor. Herkesin dilinde bir “minimalizm”dir gidiyor. Daha az eşya, daha sade bir hayat... Ama mesele sadece eşyadan kurtulmak değil. Asıl mesele, hayatın karmaşasını sadeleştirmek. İnsan, gereksiz yüklerinden kurtulunca gerçekten özgür hissediyor. Fazla düşünceler, gereksiz insanlar, gereksiz dertler... Tüm bunlardan kurtulduğunuzda, birden içiniz ferahlıyor. Mutluluk da işte o ferahlığın içinde. Daha sade bir hayat, daha özgür bir zihin demektir. Ancak bu, yalnızca eşyaları azaltmakla olmaz. Fazla düşüncelerden, gereksiz kaygılardan ve bizi yoran insanlardan da kurtulmamız gerekir. Çünkü gerçek özgürlük, zihni sadeleştirmekle başlar. Bu konu nerde açılsa hep şunu söylerim, “Hayatı biriktirmek lazım, eşyayı değil,” bilmem katılırmısınız. Düşünün, sizi gerçekten mutlu eden şeyler nelerdir? Yeni aldığınız bir eşya mı, yoksa sevdiklerinizle paylaştığınız bir kahkaha mı? İnsan eşya biriktirerek değil, anı biriktirerek mutlu olur. Bir dostunuzun omzunda ağlamak, bir çocuğun gülüşüne şahit olmak, bir sofranın etrafında saatlerce sohbet etmek... Bunlar hayatı güzel kılan şeylerdir. Hayatı anlamlı kılan, ne kadar çok şeye sahip olduğumuz değil, ne kadar az şeye ihtiyaç duyduğumuzdur. İnsan, paylaşmayı öğrendiğinde, sahip olduklarını değil sevdiklerini biriktirdiğinde gerçekten mutlu olur. Çünkü mutluluk, hep oradadır; basit, sade ve masum. Sadece biz onu karmaşıklaştırırız.   Şimdi derin bir nefes alın ve kendinize sorun: Hayatınızı hangi yüklerden arındırabilirsiniz? Daha az tüketerek, daha az sahip olarak, daha az kaygılanarak belki de mutluluğunuzu çoğaltabilirsiniz. Çünkü mutluluk, eksilerek büyüyen bir şeydir.   “Bir çiçeğe sor mutluluğu, Ne arabası var ne evi. Sadece güneşe dönmekte umudu, İşte budur yaşamın özü.”
Ekleme Tarihi: 13 Ocak 2025 - Pazartesi
Mehmet GENÇSOY

Mutluluğun Formülü

Hayat, bir yanılsamalar zinciridir. İnsan, mutluluğu sürekli daha fazlasında ararken, özünde ona en çok huzur veren şeyleri görmezden gelir. Yeni bir ev, son model bir araba ya da en son çıkan teknolojik alet... Bunlar, sadece bir süreliğine tatmin hissi verir. Oysa mutluluk, bu gelip geçici duyguların ötesindedir. Bir tebessümde, bir dost sohbetinde, belki de bir akşamüstü yalnızca gökyüzüne bakarak hissettiğimiz o derin huzurdadır.

Bir düşünün, geçmişte insanlar bizim kadar eşyaya, teknolojiye, konfora sahip değildi. Yine de bir başkaydı o günlerin huzuru. Kapının önünde komşuyla içilen bir çay, akşam yemeğinde ailenin birlikte oturması, paylaşmanın verdiği mutluluk... Şimdi koca apartmanlarda yaşıyoruz ama komşumuzu tanımıyoruz. Telefon ekranına bakmaktan yanımızdakiyle konuşmayı unutuyoruz. Modern insan, mutlu olmak için sürekli daha fazlasını ararken, elindekilerin kıymetini bilmeyi unuttu.

Mutluluğun dış dünyada değil, insanın kendi içinde olduğunu düşünüyorum. Epiktetos, “Mutluluğunuz, kontrol edemeyeceğiniz şeylere bağlı olmamalıdır,” der. Biz ise kontrol edemediğimiz ne varsa ona tutunmaya çalışıyoruz. Sahip olduklarımızın sayısını artırarak hayata anlam katmaya çalışıyoruz. Ama unutuyoruz; her yeni eşya, her yeni hedef, hayatımıza bir yük daha ekliyor.

Herkesin dilinde bir “minimalizm”dir gidiyor. Daha az eşya, daha sade bir hayat... Ama mesele sadece eşyadan kurtulmak değil. Asıl mesele, hayatın karmaşasını sadeleştirmek. İnsan, gereksiz yüklerinden kurtulunca gerçekten özgür hissediyor. Fazla düşünceler, gereksiz insanlar, gereksiz dertler... Tüm bunlardan kurtulduğunuzda, birden içiniz ferahlıyor. Mutluluk da işte o ferahlığın içinde.

Daha sade bir hayat, daha özgür bir zihin demektir. Ancak bu, yalnızca eşyaları azaltmakla olmaz. Fazla düşüncelerden, gereksiz kaygılardan ve bizi yoran insanlardan da kurtulmamız gerekir. Çünkü gerçek özgürlük, zihni sadeleştirmekle başlar.

Bu konu nerde açılsa hep şunu söylerim, “Hayatı biriktirmek lazım, eşyayı değil,” bilmem katılırmısınız. Düşünün, sizi gerçekten mutlu eden şeyler nelerdir? Yeni aldığınız bir eşya mı, yoksa sevdiklerinizle paylaştığınız bir kahkaha mı? İnsan eşya biriktirerek değil, anı biriktirerek mutlu olur. Bir dostunuzun omzunda ağlamak, bir çocuğun gülüşüne şahit olmak, bir sofranın etrafında saatlerce sohbet etmek... Bunlar hayatı güzel kılan şeylerdir.

Hayatı anlamlı kılan, ne kadar çok şeye sahip olduğumuz değil, ne kadar az şeye ihtiyaç duyduğumuzdur. İnsan, paylaşmayı öğrendiğinde, sahip olduklarını değil sevdiklerini biriktirdiğinde gerçekten mutlu olur. Çünkü mutluluk, hep oradadır; basit, sade ve masum. Sadece biz onu karmaşıklaştırırız.

 

Şimdi derin bir nefes alın ve kendinize sorun: Hayatınızı hangi yüklerden arındırabilirsiniz? Daha az tüketerek, daha az sahip olarak, daha az kaygılanarak belki de mutluluğunuzu çoğaltabilirsiniz. Çünkü mutluluk, eksilerek büyüyen bir şeydir.

 

“Bir çiçeğe sor mutluluğu,

Ne arabası var ne evi.

Sadece güneşe dönmekte umudu,

İşte budur yaşamın özü.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turk360.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.