Mehmet GENÇSOY
Köşe Yazarı
Mehmet GENÇSOY
 

"Kayserispor’da Kriz Derinleşiyor: Ali Çamlı’nın İstifa Çığlığı ve Sessiz Kalanlar"

Başkan Ali Çamlı’nın Sivasspor mağlubiyeti sonrasında yaptığı sert açıklamalar, Kayserispor’da uzun süredir devam eden yapısal sorunları gün yüzüne çıkardı. Bu açıklamalar, yalnızca bir maçın ardından gelen malubiyet sonucu hayal kırıklığının ötesinde, kulübün yönetim krizinin ve finansal açmazlarının derinleştiğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Ali Çamlı, geçmişte de belirttiği gibi, önceki başkan döneminde kulübe bırakılan milyon Euro’luk temliklerle ilgili sert eleştirilerde bulunarak, öyle zannediyorum ki hukuki anlamda çıkış yolu bulamamanın getirdiği hayal kırıklığıyla adeta kazan kaldırdı ve isyan etti. Ancak burada asıl dikkat çeken nokta, bu krizlerin çözümüne yönelik kullanılan dilin ne kadar etkili olduğu.Tehditkâr dil hiçbir zaman bir sorunun çözümü olmamıştır, olamaz da. Kayserispor’un başındaki bir liderin, kendi camiasını toparlamak yerine, daha da kutuplaştıracak bir üslup kullanması, ben konuşursam diye tehtitkar bir üslup kullanması, sorunun çözümüne katkı sağlamaktan çok, onu derinleştirir. Peki, bu krizden nasıl çıkılır? Birincisi, tehditkâr dilin terk edilmesi gerekiyor. Bir kulüp başkanının, tehtitkar bir dille konuşması, kulübe zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Bu tür davranışlar, söylemler, ifadeler sadece kulübün itibarını zedeler ve kamuoyunda olumsuz bir algı yaratır. İkincisi, şeffaflık ve hesap verebilirlik, bir spor kulübünün en önemli yapı taşlarıdır. Kayserispor’un mali durumu hakkında daha şeffaf olunmalı ve kulübün geleceği, kişisel çıkarların önüne konulmalıdır. Yani herkes uslubunca eteğindeki taşları döksün ve Kayserispor üzerindeki karabulutlar kalksın. Şayet net ifadelerle konuşuyor gibi yapıp siz konuşmazsanız... Mışlı,muşlu cümleler kurarsanız şimdilik bukadar susuyorum derseniz birileride çıkar konuşur size sorar der ki; Siz bir gazeteciyi telefonla Cumhuriyet Meydanı’nda bilmem ne yapmakla tehdit ettiniz mi? Siz ve yöneticileriniz, dilediği gazeteciyi deplasmana götürüp, dilediğine kapıları kapattı mı? Kayserispor’un borcu ne kadar? Bu borç kimler tarafından hangi sebeple ne zaman ve nasıl yapılmıştır? Eski Başkan neden temlik koydu, temlik bedeli nekadar? Kayserispor’a sırtını dayayıp, köşklerde, villalarda, lüks araçları ile fink atan kişiler var mı? Bunların içinde gazeteci var mı? Kayserispor’da bu kadar gurbetçi yönetici neden var? Bu sorular cevaplanırmı bilemem, lakin Kayserispor hiç kimsenin babasının malı değil. Bu şehrin marka değeri ve takımı.  Benimde babadan mirasım, dayım rahmetli efsane Amigo Elifoğlu'nun soylu sevdası,emeği,hatırası... Çıkın ve konuşun. Bu tür davranışlar, Kayserispor gibi köklü bir kulübe zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Ali Çamlı, bu noktada kendisine bir ayna tutmalı ve sorunu daha yapıcı bir dille çözmeye çalışmalıdır. Kayserispor’un başarısı, yalnızca saha içinde değil, saha dışında da güçlü bir birliktelik gerektirir. Ancak ne yazık ki, kulübün şu anki yönetimi, bu birliği sağlamak yerine, daha fazla bölünme ve kaosa yol açacak adımlar atıyor. Kayserispor, her zaman mali zorluklarla boğuşan bir kulüp olarak bilinir. Ben, kendimi bildim bileli Kayserispor’un borçları bir türlü bitmedi. Bu durum, kulübün kalıcı ve sürdürülebilir bir yönetim anlayışı geliştirememesi ve gelen yöneticilerin “ayağını yorganına göre uzatamaması” ile doğrudan ilgili. Ali Çamlı’nın yaptığı açıklamalar, kulübün içinde bulunduğu bu maddi buhranın bir sonucudur. Kayserispor, köklü bir yapıya sahip olmasına rağmen, ne yazık ki ekonomik anlamda hiçbir zaman güçlü bir temel oluşturamadı. Her yeni yönetim, bir önceki dönemin borç yükü altında ezilirken, uzun vadeli planlar yapmak yerine günü kurtarmaya yönelik adımlar attı. Ali Çamlı’nın "Genel Kurul Kararı alıyorum, affımı istiyorum" sözleri, başkanlık görevini sürdürmenin kendisi için artık imkânsız hale geldiğini gösteriyor. Çamlı, kulübün yönetilemez bir duruma geldiğini belirterek, bu işin içinden çıkılmasının ancak ciddi bir değişimle mümkün olabileceğine dikkat çekiyor. Her maç sonrası yaptığı açıklamalarda şehrin önde gelen isimlerinden bazılarının Ali Çamlı'nın yanında olurken, Sivas maçı sonrası yaptığı açıklamada yanında olmayışı ise, Çamlı’nın bu süreçte yalnız mı bırakıldı sorusunu akıllara getiriyor... Sosyal medya kabadayılarına yönelik sert eleştiriler ise, günümüz futbol dünyasında sosyal medyanın ne denli önemli bir baskı unsuru haline geldiğini gözler önüne seriyor. Ancak burada önemli olan, bu eleştirilerin ne kadar yapıcı olduğudur. Çamlı'nın "burayı pis edenleri temizlemeye davet ediyorum" sözleri, kulüp içindeki düzensizliklere karşı bir meydan okuma olarak görülebilir. Önceki başkana yönelik üstü kapalı eleştiriler, Kayserispor’da sadece yönetimsel değil, aynı zamanda kişisel hesaplaşmaların da devrede olduğunu gösteriyor. Çamlı'nın "hodri meydan" diyerek bu entrikacılara meydan okuması, kulüp içindeki gerilimlerin daha da tırmanabileceğinin sinyallerini veriyor. Ancak bu tür polemiklerin Kayserispor’a zarar vermekten başka bir işe yaramayacağını unutmamak gerek. Bu süreçte, Kayserispor onursal başkanı Mehmet Özhaseki’nin bu duruma nasıl bir tepki vereceği büyük bir merak konusu. Sayın Özhaseki, daha önce Ali Çamlı’yı "Dünyada tek hafız başkan" olarak tanımlayarak ona destek vermişti. Ancak, hafız başkan Çamlı’nın istifa kararının ardından sayın Özhaseki’nin sessizliği, siyaseti bıraktı lakin Kayserisporudamı bıraktı sorusunu akıllara getirirken Kayserispor’un geleceğiyle ilgili belirsizlikleri daha da derinleştiriyor. Şehirdeki en etkili isimlerden biri olarak sayın Özhaseki’nin, bu kriz döneminde devreye girip girmeyeceği ve kulübün yeniden toparlanması için harekete geçip geçmeyeceği belirsizliğini koruyor. Uzun lafın kısası, Kayserispor’un içinde bulunduğu bu finansal ve yönetimsel kriz, kulübün köklü bir değişime ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Kalıcı bir çözüm üretilebilmesi için, kulübün mali yapısının sağlam temellere oturtulması gerekiyor. Kayserispor, ne yazık ki bugüne kadar kalıcı ve kendi çarkını döndürebilecek bir yönetim anlayışı sergileyemedi. Gelen yöneticilerin, "ayağını yorganına göre uzatmadığı" sürece, bu maddi buhran Kayserispor’da bitmeyecek gibi görünüyor. Kulübün geleceği için daha şeffaf, sürdürülebilir ve uzun vadeli bir yönetim modeline geçiş yapılmalı. Şehrin tüm dinamikleri bu süreçte bir araya gelerek, Kayserispor’u yeniden güçlü bir yapıya kavuşturmalıdır.  
Ekleme Tarihi: 18 Ağustos 2024 - Pazar
Mehmet GENÇSOY

"Kayserispor’da Kriz Derinleşiyor: Ali Çamlı’nın İstifa Çığlığı ve Sessiz Kalanlar"

Başkan Ali Çamlı’nın Sivasspor mağlubiyeti sonrasında yaptığı sert açıklamalar, Kayserispor’da uzun süredir devam eden yapısal sorunları gün yüzüne çıkardı.

Bu açıklamalar, yalnızca bir maçın ardından gelen malubiyet sonucu hayal kırıklığının ötesinde, kulübün yönetim krizinin ve finansal açmazlarının derinleştiğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.

Ali Çamlı, geçmişte de belirttiği gibi, önceki başkan döneminde kulübe bırakılan milyon Euro’luk temliklerle ilgili sert eleştirilerde bulunarak, öyle zannediyorum ki hukuki anlamda çıkış yolu bulamamanın getirdiği hayal kırıklığıyla adeta kazan kaldırdı ve isyan etti.

Ancak burada asıl dikkat çeken nokta, bu krizlerin çözümüne yönelik kullanılan dilin ne kadar etkili olduğu.Tehditkâr dil hiçbir zaman bir sorunun çözümü olmamıştır, olamaz da. Kayserispor’un başındaki bir liderin, kendi camiasını toparlamak yerine, daha da kutuplaştıracak bir üslup kullanması, ben konuşursam diye tehtitkar bir üslup kullanması, sorunun çözümüne katkı sağlamaktan çok, onu derinleştirir.

Peki, bu krizden nasıl çıkılır?

Birincisi, tehditkâr dilin terk edilmesi gerekiyor.

Bir kulüp başkanının, tehtitkar bir dille konuşması, kulübe zarar vermekten başka bir işe yaramaz.

Bu tür davranışlar, söylemler, ifadeler sadece kulübün itibarını zedeler ve kamuoyunda olumsuz bir algı yaratır.

İkincisi, şeffaflık ve hesap verebilirlik, bir spor kulübünün en önemli yapı taşlarıdır.

Kayserispor’un mali durumu hakkında daha şeffaf olunmalı ve kulübün geleceği, kişisel çıkarların önüne konulmalıdır.

Yani herkes uslubunca eteğindeki taşları döksün ve Kayserispor üzerindeki karabulutlar kalksın.

Şayet net ifadelerle konuşuyor gibi yapıp siz konuşmazsanız...

Mışlı,muşlu cümleler kurarsanız şimdilik bukadar susuyorum derseniz birileride çıkar konuşur size sorar der ki;

Siz bir gazeteciyi telefonla Cumhuriyet Meydanı’nda bilmem ne yapmakla tehdit ettiniz mi?

Siz ve yöneticileriniz, dilediği gazeteciyi deplasmana götürüp, dilediğine kapıları kapattı mı?

Kayserispor’un borcu ne kadar?

Bu borç kimler tarafından hangi sebeple ne zaman ve nasıl yapılmıştır?

Eski Başkan neden temlik koydu, temlik bedeli nekadar?

Kayserispor’a sırtını dayayıp, köşklerde, villalarda, lüks araçları ile fink atan kişiler var mı?

Bunların içinde gazeteci var mı?

Kayserispor’da bu kadar gurbetçi yönetici neden var?

Bu sorular cevaplanırmı bilemem, lakin Kayserispor hiç kimsenin babasının malı değil.

Bu şehrin marka değeri ve takımı. 

Benimde babadan mirasım, dayım rahmetli efsane Amigo Elifoğlu'nun soylu sevdası,emeği,hatırası...

Çıkın ve konuşun.

Bu tür davranışlar, Kayserispor gibi köklü bir kulübe zarar vermekten başka bir işe yaramaz.

Ali Çamlı, bu noktada kendisine bir ayna tutmalı ve sorunu daha yapıcı bir dille çözmeye çalışmalıdır.

Kayserispor’un başarısı, yalnızca saha içinde değil, saha dışında da güçlü bir birliktelik gerektirir.

Ancak ne yazık ki, kulübün şu anki yönetimi, bu birliği sağlamak yerine, daha fazla bölünme ve kaosa yol açacak adımlar atıyor.

Kayserispor, her zaman mali zorluklarla boğuşan bir kulüp olarak bilinir.

Ben, kendimi bildim bileli Kayserispor’un borçları bir türlü bitmedi.

Bu durum, kulübün kalıcı ve sürdürülebilir bir yönetim anlayışı geliştirememesi ve gelen yöneticilerin “ayağını yorganına göre uzatamaması” ile doğrudan ilgili.

Ali Çamlı’nın yaptığı açıklamalar, kulübün içinde bulunduğu bu maddi buhranın bir sonucudur.

Kayserispor, köklü bir yapıya sahip olmasına rağmen, ne yazık ki ekonomik anlamda hiçbir zaman güçlü bir temel oluşturamadı. Her yeni yönetim, bir önceki dönemin borç yükü altında ezilirken, uzun vadeli planlar yapmak yerine günü kurtarmaya yönelik adımlar attı.

Ali Çamlı’nın "Genel Kurul Kararı alıyorum, affımı istiyorum" sözleri, başkanlık görevini sürdürmenin kendisi için artık imkânsız hale geldiğini gösteriyor.

Çamlı, kulübün yönetilemez bir duruma geldiğini belirterek, bu işin içinden çıkılmasının ancak ciddi bir değişimle mümkün olabileceğine dikkat çekiyor.

Her maç sonrası yaptığı açıklamalarda şehrin önde gelen isimlerinden bazılarının Ali Çamlı'nın yanında olurken, Sivas maçı sonrası yaptığı açıklamada yanında olmayışı ise, Çamlı’nın bu süreçte yalnız mı bırakıldı sorusunu akıllara getiriyor...

Sosyal medya kabadayılarına yönelik sert eleştiriler ise, günümüz futbol dünyasında sosyal medyanın ne denli önemli bir baskı unsuru haline geldiğini gözler önüne seriyor.

Ancak burada önemli olan, bu eleştirilerin ne kadar yapıcı olduğudur.

Çamlı'nın "burayı pis edenleri temizlemeye davet ediyorum" sözleri, kulüp içindeki düzensizliklere karşı bir meydan okuma olarak görülebilir.

Önceki başkana yönelik üstü kapalı eleştiriler, Kayserispor’da sadece yönetimsel değil, aynı zamanda kişisel hesaplaşmaların da devrede olduğunu gösteriyor.

Çamlı'nın "hodri meydan" diyerek bu entrikacılara meydan okuması, kulüp içindeki gerilimlerin daha da tırmanabileceğinin sinyallerini veriyor.

Ancak bu tür polemiklerin Kayserispor’a zarar vermekten başka bir işe yaramayacağını unutmamak gerek.

Bu süreçte, Kayserispor onursal başkanı Mehmet Özhaseki’nin bu duruma nasıl bir tepki vereceği büyük bir merak konusu. Sayın Özhaseki, daha önce Ali Çamlı’yı "Dünyada tek hafız başkan" olarak tanımlayarak ona destek vermişti.

Ancak, hafız başkan Çamlı’nın istifa kararının ardından sayın Özhaseki’nin sessizliği, siyaseti bıraktı lakin Kayserisporudamı bıraktı sorusunu akıllara getirirken Kayserispor’un geleceğiyle ilgili belirsizlikleri daha da derinleştiriyor.

Şehirdeki en etkili isimlerden biri olarak sayın Özhaseki’nin, bu kriz döneminde devreye girip girmeyeceği ve kulübün yeniden toparlanması için harekete geçip geçmeyeceği belirsizliğini koruyor.

Uzun lafın kısası, Kayserispor’un içinde bulunduğu bu finansal ve yönetimsel kriz, kulübün köklü bir değişime ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor.

Kalıcı bir çözüm üretilebilmesi için, kulübün mali yapısının sağlam temellere oturtulması gerekiyor. Kayserispor, ne yazık ki bugüne kadar kalıcı ve kendi çarkını döndürebilecek bir yönetim anlayışı sergileyemedi.

Gelen yöneticilerin, "ayağını yorganına göre uzatmadığı" sürece, bu maddi buhran Kayserispor’da bitmeyecek gibi görünüyor. Kulübün geleceği için daha şeffaf, sürdürülebilir ve uzun vadeli bir yönetim modeline geçiş yapılmalı.

Şehrin tüm dinamikleri bu süreçte bir araya gelerek, Kayserispor’u yeniden güçlü bir yapıya kavuşturmalıdır.

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turk360.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.