İşyerlerinde mobbingin önlenmesi ve çalışanların sağlıklı bir ortamda çalışabilmeleri için ülkemiz adına kapsamlı mücadele politikalarının oluşturulması büyük önem arz etmektedir. Bu politikalar, hem çalışma barışını geliştirir, çalışanları korur hem de işletmelerin itibarını güçlendirir.
Ülkemizde Mobbingin önlenmesi için ilk idari düzenleme dönemin Başbakanı günümüzün Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan imzalı 2011/2 sayılı “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” konulu Başbakanlık genelgesidir. Bu düzenlemeye rahmetli kurucu genel başkanımız Hüseyin GÜN beyle birlikte; TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda ve İnsan Hakları Komisyonunda yaptığımız sunumlarla önemli öneriler getirdik. Bu genelge o günden bugüne önemli bir fonksiyonu yerine getirdi. Ancak geldiğimiz noktada işlevselliğini ve güncelliğini yitirdi ve hiç vakit geçirmeden güncellenmesi ihtiyacı doğdu. Biz de gece gündüz mobbing ile mücadeleyle uğraşan bu işi sivil toplum adına misyon edinen bir dernek olarak bu konudaki düşüncelerimizi ilgili paydaş Kamu Kurum ve Kuruluşları ile paylaşarak ortak akla katkı sunmak, ülkemize ve milletimize olan toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmek için bu makaleyi kaleme aldık.
Cumhurbaşkanlığı yeni Mobbing ile Mücadele Genelgesinde Mobbing ile Mücadele Politikasının Temel İlkeleri şunlar olmalıdır.
– Net Tanımlama: Mobbing davranışları net bir şekilde tanımlanmalı, örneklerle açıklanmalı ve sıfır tolerans ilkesi vurgulanmalıdır.
– Şikayet Mekanizması: Çalışanların mobbing durumlarını güvenle bildirebilecekleri, anonim kalabilecekleri bir şikayet mekanizması oluşturulmalıdır.
– Hızlı ve Adil Soruşturma: Şikayetler titizlikle ve tarafsız bir şekilde incelenmeli, sonuçlar kısa sürede açıklanmalı ve gerekli disiplin işlemleri uygulanmalıdır.
– Gizlilik: Şikayet sürecinde tarafların gizliliği korunmalı, iftiralardan kaçınılmalıdır.
– Eğitim: Tüm çalışanlara mobbingin ne olduğu, etkileri ve önlenmesi konusunda düzenli eğitimler verilmelidir.
– Farkındalık Yaratma: Mobbing konusunda farkındalık yaratmak için çeşitli etkinlikler düzenlenmeli, broşürler hazırlanmalı ve iç iletişim kanalları kullanılmalıdır.
– Destek Hizmetleri: Mağdur olan çalışanlara psikolojik destek, hukuki danışmanlık gibi hizmetler sunulmalıdır.
Mobbing ile Mücadele Politikası İçin Önerilen Adımlar:
Çalışan Katılımı: Politikayı oluştururken çalışan temsilcileri, STK ve diğer paydaşların da görüşleri alınmalı, böylece sahiplenme duygusu yaratılmalıdır.
Net ve Anlaşılır Dil: Politika, tüm çalışanların anlayabileceği basit bir dilde yazılmalı, karmaşık yasal terimlerinden kaçınılmalıdır.
Düzenli Değerlendirme: Politikanın etkinliği düzenli olarak değerlendirilmeli ve gerekli güncellemeler yapılmalıdır.
Yönetim Desteği: Yönetim, mobbing ile mücadele politikasına tam olarak sahip çıkmalı ve bu konuda örnek teşkil etmelidir.
Politikanın İçermesi Gereken Maddeler:
– Mobbingin Tanımı ve Örnekleri
– Şikayet Süreci
– Soruşturma Süreci
– Disiplin Cezaları
– Gizlilik İlkeleri
– Eğitim Programları
– Destek Hizmetleri
-İhbar Koruma
Mobbing ile Mücadele Politikasının Faydaları:
– Çalışan Memnuniyetinin Artması: Çalışanlar kendilerini güvende hisseder ve işlerine daha fazla odaklanırlar.
– İş Performansının Artması: Stres ve kaygı düzeyi düşen çalışanlar, daha verimli çalışırlar.
– İşgücü devir hızının azalması: Mobbing nedeniyle işten ayrılan çalışan sayısı azalır.
– İşletmenin İtibarının Güçlenmesi: Mobbing ile mücadele eden işletmeler, daha iyi bir işveren imajı oluşturur.
Her şeyden önce mobbing konusunda ülkemizde ilk düzenleme olan 2011/2 Sayılı Başbakanlık Genelgesinin etki analizi yapılmalıdır. Mobbing ile Mücadele Stratejik Eylem planı günün şartlarına göre paydaşların da görüşleri alınarak, yeniden revize edilmeli titizlikle uygulanmalıdır. Bu plan oluşturulurken ilgili paydaşlarla düzenli ve sürekli işbirliği imkanları geliştirilmelidir. Tüm Kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektör kuruluşlarındaki her düzeyde çalışana mobbing ile mücadele eğitimleri verilmelidir. Tüm medya kuruluşları bu konuda bilgilendirilmeli; akran zorbalığı ve mobbing konularında kamuoyunun ve toplumun bilinçlenmesi için yayın yapmaları özendirilmelidir. Sinema ve dizi sektöründe şiddet, taciz, mobbing ile mücadeleyi anlatan, mücadeleyi özendiren senoryolar ve yapımlar gündeme getirilmelidir. Kamu spotları yaptırılmalı ve yayımlanması sağlanmalıdır.
Üst yöneticiler dahil her çalışanın özlük dosyasına “Mobbing ile Mücadele Kararlılık Beyanı” imzalatılarak konmalıdır. İşyerlerinin görünür yerlerine bu beyanlar asılarak toplumsal farkındalık ve bilinçlendirme yapılmalıdır. Her yıl şubat ayının ilk haftası Mobbing ile Mücadele Haftası olarak tüm yurtta ve dış temsilciliklerimizde kutlanmalı, özellikle bu haftada çalıştay, sempozyum, panel, konferanslar düzenlenmelidir. (Hafta 2019 yılından itibaren derneğimiz tarafından çeşitli etkinliklerle ülke genelinde imkanlar ölçüsünde kutlanmaktadır.) Alo 170 Mobbing verileri şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkeleri gereği kamuoyu ile paylaşılmalıdır. İlgili bakanlık tarafından Cumhurbaşkanlığı Bakanlar Kurulu toplantılarına taşınmalı, Bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının mobbing karneleri gündeme getirilmeli, ortak akılla tartışılmalı iyi uygulama örnekleri gündeme taşınmalıdır. Ölçemezsen yönetemezsin anlayışı ile mobbing verileri sektörel olarak toplanmalı en çok mobbingin yaşandığı sektörler kamuoyu gündemine taşınmalı, risk değerlendirmesi yapılmalıdır.
Başta psikologlar ve sosyal çalışmacılar olmak üzere meslek profesyonellerinin istihdamı artırılmalı, mobbing meslek uzmanlığı olarak Mesleki Yeterlilik Kurumu aracılığıyla meslek standartları belirlenmeli ve meslek uzmanı olarak özel sektör ve kamu sektöründe İnsan Kaynakları birimlerinde istihdam edilmeleri sağlanmalıdır. Mobbing iş kazası ve meslek hastalıkları ile de ilişkilendirilmelidir. (Mobbing gören bir bankacı konuşma yetisini yitirmiştir. Eğitim ve Sağlık sektöründe, üniformalı mesleklerde intihar ve işyeri cinayetleri sıklıkla yaşanmaktadır.) Tüm çalışanlar için Psiko-sosyal Destek programları hayata geçirilmelidir. İntihar olayları kök nedenlerine inilerek, üstü kapatılmadan objektif kriterlerle; ayırmadan, kayırmadan, titizlikle incelenmeli, olayın failleri hak ettikleri cezayı almalıdır. Hakkında hüküm verilmiş zorba yöneticiler görevden derhal el çektirilmeli, mümkünse bir daha üst göreve getirilmemeli, ancak görevine ihtiyaç duyulması durumunda tedavi olduktan sonra üst görevlere gelebilmeleri hükme bağlanmalıdır. Mobbing yapan zorbaların bulunduğu şirketler, kamuoyuna deşifre edilmeli, yatırım ve istihdam teşviklerinden yararlanmalarına engel olunmalıdır. Mobbing ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır. Sağlık bakanlığına bağlı mobbing klinikleri oluşturulmalıdır.
Mobbing mağdurları Sağlık Uygulama Tebliği kapsamına alınmalı, mobbing tedavileri için ayrıca ücret talep edilmemeli, tedavi masrafları suçu sübuta ermiş zorbalara rücu edilmelidir. İyi uygulama örnekleri kamuoyu ile paylaşılmalı, mobbing ile mücadele özendirilmelidir. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarında mobbing ile mücadele yönergeleri oluşturulmalı bu yönergeler; Kamu Denetleme Kurumu kararları, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kararları ve Kamu Görevlileri Etik Kurulu görüşleri alınarak; İLO Kararları, uluslararası sözleşmeler, iyi yönetim ilkeleri, kamu etik ilkeleri, mesleki etik ilkeleri ile uyumlu olmalıdır.
Kamu Denetçiliği Kurumunun aldığı kararların yaptırımının olmaması, tavsiye niteliğinde olması bu kurumun etkinliğini zayıflatmaktadır. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun yurt dışındaki gelişmiş ülkelerin aynı görevi ifa eden kurumlarına göre bağımsız olmaması, Kurumun Adalet Bakanlığına bağlı bir kurum olarak uluslararası standartlar dışında faaliyet göstermesi, ülkemizin itibarı adına olumsuz bir imaj oluşturmaktadır. Bu kurumların etki altında kalmadan bağımsız kararlar alabilmesi için gerekli kanuni düzenlemeler yapılmalıdır.
Anayasa Mahkemesi kendisine yapılan bireysel bir başvuruda; aşağıdaki kararı almıştır:
“Kamusal makamlar; psikolojik taciz oluşturan durumları tespitle yetinmemeli, bu tür davranışların oluşmaması ya da telafi edilmesi amacıyla etkili önlemleri hızla almalıdır. Kamusal makamların psikolojik taciz iddiaları karşısında hızlı davranarak gerçeği ortaya çıkarması, psikolojik tacizi ortadan kaldıracak, tekrarlamasını önleyecek tedbirleri alması ve mağdurun zararlarının giderilmesini sağlamasının bir yandan kamusal hizmetin etkin bir şekilde yürütülmesine hizmet edeceği, diğer yandan kişinin maddi ve manevi varlığının korunması bağlamındaki pozitif yükümlülüğün gereği olduğu söylenebilir.” hükmü yer almıştır. Bilindiği üzere Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Cumhurbaşkanlığı genelgesinde bu karara atıf yapılmasının Kamu Kurum ve Kuruluşları ve özel sektör yöneticileri açısından caydırıcı olacağı tarafımızdan değerlendirilmektedir.
Müstakil bir mobbing ile mücadele kanunu çıkarılmalıdır.
Ülkemizin çalışma hayatı, çalışma barışı, onurlu çalışma hakkı, işyeri verimliliğinin artması, ehliyetli, liyakatli beşeri sermayemizin heba edilmemesi, uluslararası rekabet gücümüzün artırılması, esnek çalışma yöntemleri ve gelişen teknoloji, yapay zekânın kullanılması, yeni gelişecek çalışma yöntemleri, Endüstri ilişkileri, dünya çalışma standartları da dikkate alınarak Ülkemiz adına Müstakil bir Mobbing ile Mücadele Kanunu çıkarılmalıdır.
Bugüne kadar 24’ün üzerinde ülkenin imzaladığı İLO’nun 190 Sayılı Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi Türkiye tarafından da imzalanmalıdır.
Sonuç olarak, mobbing ile mücadele politikaları, Türkiye’nin kalkınması, işletmelerin sürdürülebilirliği ve çalışanların mutluluğu için önemli bir yatırımdır. Bu politikalar, sadece yasal bir gereklilik değil, aynı zamanda etik bir sorumluluktur.
İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN…